Değerli Basın Mensupları,
19 Ekim tarihi, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı
tarafından, 19 Ekim 2015 tarihinde yayınlanan bir genelgeyle “Muhtarlar Günü”
olarak belirlendi.
Yerel demokrasinin en eski örneğini temsil eden muhtarlık
görevi, ülkemizde, 1829’dan bu yana devam ediyor.
Köy ve mahalle muhtarlarımız, görev yaptıkları
bölgelerdeki vatandaşlarımızla devlet kurumlarımız arasında, önemli bir köprü
işlevi görüyorlar.
Bu günde, muhtarlarımızın ve muhtarlık müessesesinin, “ihtiyaçları”,
“karşılaştıkları sorunlar” ve “bu sorunlara yönelik çözüm önerileri” ile bir farkındalık
oluşturulması hedefleniyor.
Yine muhtarlık müessesesinin tarihsel bağlarını koruyarak,
geleceğe ilişkin vizyonunun belirlenmesine yönelik çalışmaların yürütülmesi
hedefleniyor.
Köy ve mahalle muhtarlarımızın “Muhtarlar Günü”nü kutluyorum.
Onlar gibi, milletimizin seçimle göreve gelmiş bir “temsilcisi” ve bir “kamu görevlisi” olarak da onların taleplerinin, geçmişte olduğu gibi bundan sonra da takipçisi olacağımızı tekrar ifade ediyor, tüm muhtarlarımıza çalışmalarında başarılar diliyorum.
Değerli Basın Mensupları,
Dün, tüm dünyada, ajanslara ilginç bir haber düştü.
ABD’nin New York kentindeki Brooklyn Federal
Mahkemesi’nde görülen davada, Fransız çimento devi Lafarge, Suriye'de bir fabrikasını
çalışır halde tutmak için, terör örgütü DEAŞ’a ödeme yaptığını kabul etti.
Mahkeme sonucunda, Lafarge’nin, “DEAŞ'a yardım etme"
suçunun karşılığı olarak 777,8 milyon dolar para
cezası ödeyeceği açıklandı.
Şirketin, Ağustos 2013’ten Ekim 2014’e kadar, yaklaşık 17
milyon dolar ödeme yaptığı ifade edilirken, dava kapsamında henüz hiçbir şahıs
suçlanmadı.
Değerli Basın Mensupları,
Yıllardır, Batı’nın, başta ülkemizi ve milletimizi hedef
alan terör örgütleri, PKK/PYD, DEAŞ ve FETÖ olmak üzere, terör örgütlerine
verdikleri doğrudan ve dolaylı desteklerini dile getiriyoruz.
Aslında her şey dünyanın gözleri önünde gerçekleşiyor.
Ülkelerin, ülkelerin istihbarat örgütlerinin, silahlı
kuvvetlerinin, şirketlerinin destekleri biliniyor.
Zaman zaman ise bu örnekte olduğu gibi, genellikle ülkeler
arası ihtilaflar vesilesiyle, insanlığa karşı işlenen bu tip suçların bir
kısmı, bir politika malzemesi olarak ortalığa saçılıyor.
Aynı ülkeler, uzun yıllardır terörün “doğrudan hedefi”
olan Türkiye’ye, tüm dünyayla ve tarihle alay edercesine, her fırsatta “hukuk”,
“insan hakları”, “demokrasi” dersi vermeye çalışıyorlar.
Uzun uzun bu suçları saymama ya da ülkelerin isimlerini tek
tek telaffuz etmeme sanırım gerek yok.
Neleri ve kimleri kast ettiğimi biliyorsunuz.
Tarihe bir not düşmek adına tekrar ifade etmek istiyorum:
Bunca vahşet, bunca acı, bunca cinayet, bunca zulüm neden
meydana geliyor?
Yaşananların basit, basit olduğu kadar iğrenç, tek
cümlelik bir cevabı var:
Kolay ve hak edilmemiş zenginlikleri ele geçirmek için...
Yüzbinlerce, milyonlarca, çoğu Müslüman mazlumların,
canları, kanları, varlıkları, istikballeri, bu akıl almaz “hırsızlık” ve “aç
gözlülük” pahasına yok ediliyor.
Kurulduğumuz günden beri bu çarpıklıkları dile getiriyoruz.
Tüm emeklerimizin, tüm fedakârlıklarımızın, tüm zorluklarımızın,
tüm sıkıntılarımızın, sadece bu
gerçekleri dile getirmek için bile, mazlumların sesi olabilmek için bile
değdiğini düşünüyoruz.
Milletimize, insanlığa, tarihe ve Allah’a (C.C.) hesap
verebilmek için, bu istikamette mücadelemize, doğrunun, adaletin, mazlumun,
Hakk’ın yanında olmaya hiç tereddüt etmeden devam edeceğiz.
Değerli Basın Mensupları,
Dün, İçişleri
Bakanımız Sayın Süleyman
Soylu, bakanlıktaki Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon
Merkezi Başkanlığı’nda, 15 Temmuz'da darbecilerin başından vurduğu, dönemin TEM
Daire Başkanı, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Turgut Aslan ile birlikte, sürdürülen
bir operasyona ilişkin açıklamalar yaptı.
Açıklama ile FETÖ'nün organizasyon yapısını ve özellikle
mahrem yapılanmalarını tekrar faaliyete geçirmeye yönelik finansal
organizasyonu içerisinde yer alan 704 şüpheliye yönelik 59 ilde eş zamanlı
'Gazi Turgut Aslan Operasyonu' başlatıldığını; operasyonda
şu ana kadar 543 şüpheli gözaltına alınırken, firari şüphelilerin yakalanmasına
yönelik çalışmaların devam ettiğini öğrendik.
Değerli Arkadaşlar,
Güvenlik güçlerimizle gurur duyuyoruz.
Başarılı çalışmalarından dolayı güvenlik güçlerimizi
tebrik ediyorum.
Son gelişmelerle, yapılan tüm dezenformasyon
faaliyetlerine rağmen, FETÖ, PKK/PYD ve DEAŞ’ın, ülkemizi ve milletimizi hedef
alan faaliyetleri konusunda, bir an bile tedbiri elden bırakmamamız gerektiğine
bir kez daha şahit olduk.
Bu vesileyle tekrar, operasyona adı verilen, FETÖ’nün 15
Temmuz 2016’daki hain darbe girişiminde, Jandarma Genel Komutanlığı’nda
darbeciler tarafından rehin alınan, başından vurularak ağır yaralanan dönemin
TEM Daire Başkanı Turgut Aslan’la milletçe gurur duyduğumuzu yeniden ifade
ediyor, devam eden tedavisinde, kendisine, şahsım ve camiam adına şifa
diliyorum.
Değerli Basın Mensupları,
Geçtiğimiz hafta, milletçe çok büyük bir acı yaşadık.
14 Ekim 2022 Cuma akşamı saat 18.15’te, Bartın'ın Amasra ilçesinde, Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra
Müessese Müdürlüğü'ne bağlı bir maden ocağında patlama
yaşandı.
Maden ocağında, yer altında kalan 110 işçimizden,
maalesef 41'ini kaybettik.
Aynı gün yapılan açıklamaya göre, kazanın grizu patlaması nedeniyle
gerçekleştiği açıklandı.
15 Ekim'de, maden ocağındaki arama
kurtarma çalışmaları sona erdi.
Öncelikle hayatını kaybeden kardeşlerimize Cenab-ı
Allah’tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve milletimize sabır ve başsağlığı
diliyorum.
Yaralılarımıza şifa diliyorum.
Devletimiz, kazada ihmali ve kusuru bulunanları yargıya
teslim edecektir.
Yine devletimiz, kaybettiğimiz madencilerimizin geride
bıraktığı aileleri başta olmak üzere, tüm mağdurlara sahip çıkacaktır.
Her iki konuda da devletimizin, madencilerimize, ailelerine,
esasen milletimize karşı sorumluluklarını yerine getirmek zorunda olduğunu,
devletimizin üzerine düşeni yerine getireceğine olan inancımı, bizim de konuyu ciddiyet
ve hassasiyetle takip edeceğimizi tekrar ifade ediyorum.
Kazayı haber aldığımız an, tüm programlarımızı iptal edip
Amasra’ya gittik.
Amasra’da, madenci arkadaşlarımızla, kardeşlerimizle,
yakınlarıyla ve bölge halkıyla birlikte olduk.
Değerli Arkadaşlar,
Hemen hemen tüm sanayi dallarının lokomotifi olan madencilik
sektörüyle ilgili, ülkemizin zengin yer altı kaynaklarından ve bu kaynakların
yüksek katma değere dönüşmesinin yollarından bahsetmemiz gerekirken, maalesef,
akıllarımıza, ilk olarak, ülkemizde sıklıkla yaşanan maden kazaları geliyor.
Madenciler, tartışmasız, çalışma şartları en zor ve en
riskli meslek gruplarının başında yer alıyorlar.
Yine, çoğunluğunu “madenciler”in oluşturduğu “ölümlü iş
kazaları”nda, Avrupa ülkeleri arasında birinci, İLO verilerine göre, yine İLO
üyesi ülkeler arasında ilk sıralardayız.
Ülke olarak, öncelikli hedefimiz ve görevimiz, bu tabloyu
tersine çevirmek olmalıdır.
Bu, aynı zamanda çalışanlara ve milletimize karşı
sorumluluğumuzdur.
İş güvenliği kurallarına uyulmaması ve gerekli
tedbirlerin alınmamasından dolayı meydana gelen iş kazalarının, ölümlerin, bu
çağda, herhangi bir gerekçeyle izah edilmesi mümkün değildir.
Sayısız örnekte görüyoruz: Ülkemizde karşılaştığımız,
maden kazaları başta olmak üzere iş kazalarında, çoğu zaman, “maliyetleri
düşürmek için yeterli tedbirlerin alınmaması” gerçeğiyle yüz yüze geliyoruz.
Yaşadığımız çevre felaketlerinde de bu durum, benzer
gerekçeler, sık olarak karşımıza çıkıyor.
Türkiye, madencilerimiz başta olmak üzere, tüm
çalışanların, devletin sıkı denetimi altında, teknolojinin tüm imkanları
kullanılarak güven içinde çalıştığı bir ülke olmalı.
Bu gelişmişliğin göstergesi olduğu kadar, inanç ve
değerlerimizin de bir gereği.
Hadise tüm yönleriyle aydınlatılmalı, hiç kimsenin
aklında, hiçbir karanlık nokta ve soru işareti kalmamalıdır.
Milletimizin tümünü derinden yaralayan benzer hadiselerle
ve bunların nedenleriyle mücadele etmek yerine, kazaları bir “iç politika
malzemesi” haline getirmekten de kaçınmamız gerekiyor.
Bu çekişmelerin, bu üslubun, bu yaklaşım tarzının, hiç
kimseye, hiçbir faydası olmadığını artık anlamamız gerekiyor.
Türk madencilik tarihinin en büyük felaketlerinden biri,
3 Mart 1992 tarihinde, Zonguldak'ın Kozlu ilçesindeki taş kömürü ocağında
meydana gelen zincirleme patlamalarda 263 madencinin hayatlarını kaybettiği
kazaydı.
Bu hadise, 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma'da, 301 kişinin
yaşamını yitirdiği faciaya kadar, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ölümlü maden
kazasıydı.
26 Mart 1995 tarihinde ise Yozgat'ın Sorgun ilçesinde,
Matsan Madencilik Şirketi'ne ait kömür ocağında grizu patlaması sebebiyle
meydana gelen kazada 38 vatandaşımız göçük altına kalarak hayatlarını kaybetti.
Her iki kazanın meydana geldiği o tarihlerde, iktidarda, Akşener’in
siyasete girdiği ve bakanlık yaptığı DYP ile yasal nedenlerle ismi bir süre SHP
olsa da CHP vardı.
Elbette sorumluları bulmak zorundayız. Bulacağız da...
Ama topyekûn siyaseti ve siyasetçileri “katil” ilan etmenin,
1992 için de bugün için de doğru olmadığını, çözüme, dolayısıyla tedbirlere
odaklanmamız gerektiğine inanıyorum.
Değerli Basın Mensupları,
Amasra’da meydana gelen maden kazası sonrasında, terör
örgütlerinin uzantılarının, PKK’nın destekçisi siyasi parti görünümlü
şebekenin, yaşananları utanmazca istismar etmelerini ayrıca nefretle
lanetliyorum.
Masum sivillerin, öğrencilerin, çalışanların işçilerin
hedef alındığı, katledildiği sayısız cinayet için “terör” kelimesini
kullanmaktan bile imtina edenlerin, çalışanların haklarıyla ilgili söylediği
her kelime, ülkemize ve milletimize ihanet edenlere karşı nefretimizi bir kez
daha artırmaktan başka bir anlam ifade etmiyor.
Hiçbirini unutmadık.
Hepsini tek tek hatırlatacak, hepsinin tek tek hesabını
soracağız.
2 Temmuz 2017'de, Şırnak-Van karayolu inşaatında çalışan
işçilerin kaldığı şantiyeye PKK'lı teröristlerce düzenlenen silahlı saldırıda şehit
olan ve yaralanan işçilerimizi unutmayacak, unutturmayacağız.
3 Temmuz 2017'de, Uludere ilçesinin Ortasu Beyaztepe mevkiinde,
yol çalışması yapan işçilere saldıran PKK'lı teröristleri de saldırıda
hayatlarını kaybeden, yaralanan işçilerimizi de unutmayacak, unutturmayacağız.
Peki, bugün utanmadan konuyu Meclis kürsüsünde istismar
etmeye, insanları kandırmaya çalışan PKK’nın uzantılarından o gün bir ses, bir
kelam duydunuz mu?
Hayır…
Şehit öğretmenlerimizi unutmayacağız.
Şehir merkezlerinde, yolların en kalabalık olduğu,
insanların işlerinden evlerine döndüğü saatlerde, caddelerde patlatılan
bombalarla şehit edilen, masum sivilleri unutmayacağız.
Öldürülen öğrencileri, çocukları, bebekleri
unutmayacağız.
Sahtekarlıklarınızı, iki yüzlülüğünüzü, alçaklığınızı
ifade etmeye Türkçe yeterli olmuyor.
Not 1: Türkiye'deki madencilik kazaları listesi
Türkiye'deki madencilik kazaları, geçmiş yıllardan
günümüze kadar Türkiye'nin çeşitli bölgelerindeki kömür ve diğer maden
ocaklarında meydana gelen kazalardır. 1941 yılından bu yana 3 binden fazla
insan maden kazalarında ölmüştür. 100 binden fazla insan ise yaralanmıştır.
Madenlerde en çok görülen kaza sebepleri ise grizu patlaması, göçük ve
yangınlardır. Türkiye'de geçmişten günümüze kadar birçok kaza yaşanırken, bu
kazaların en çok görüldüğü il ise Zonguldak olmuştur.[1] Cumhuriyet tarihinden
beri yaşanan en büyük maden kazası, 13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa'nın Soma
ilçesinde meydana gelmiş ve 301 kişi ölmüştür.[2] Türkiye İstatistik Kurumu'nun
yaptığı bir araştırmada, Türkiye'de maden ve taş ocakçılığı iş kazalarının en
fazla yaşandığı sektör olmuştur.[3]
Türkiye, maden kazaları sonucu yaşanan ölümlerde dünyada ilk sıralarda yer almaktadır. Dünyanın en büyük kömür üreticilerinden bir tanesi olan Çin'de, 2008 yılında 100 milyon ton başına düşen ölüm sayısı 127 olurken, Türkiye'de bu sayı 722 olarak kaydedilmiştir. Çin'de, 2008 yılında 100 milyon ton başına 127 kişi hayatını kaybederken, bu sayı 2013 yılında 37'ye düşmüştür. Dünyanın en büyük kömür üreticilerinden birisi olan Amerika Birleşik Devletleri'nde de, 100 milyon ton üretim başına 1 ile 6 kişi yaşamını yitirmiştir. Türkiye'de ise 2000 yılında 100 milyon ton başına 710 kişi hayatını kaybederken, 2008 yılına gelindiğinde bu sayı 722'ye çıkmıştır.[4]
Dünya üzerinde bugüne kadar en fazla ölümün yaşandığı madencilik kazası, 26 Nisan 1942 tarihinde kömür tozu patlaması sebebiyle Çin'de yaşanmış ve toplam 1.549 kişi yaşamını yitirmiştir.[5]
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın SGK'nın resmi verilerine dayandırarak hazırladığı rapora göre, Türkiye'de 2021 yılında 75 kişi maden kazalarında ölmüştür. 2021 yılında Türkiye'de madencilik sektöründe 17 bin iş kazası yaşanmıştır.[6]
Kazalar
Not: 1983 yılından sonra meydana gelen kazalar yazılmıştır.
1983
1983 Armutçuk grizu faciası: 7 Mart 1983 tarihinde
Zonguldak'ın Armutçuk beldesindeki taş kömürü ocağında meydana gelen grizu
patlamasında 103 işçi yaşamını yitirmiştir.
1990
1990 Amasya grizu faciası: 7 Şubat 1990 tarihinde
Amasya'da, Yeni Çeltek Kömür İşletmesi'ne ait maden ocağında meydana gelen
grizu patlamasında 3 işçi yanarak 65 işçi ise göçük altında kalarak
ölmüştür.[7]
1992
1992 Kozlu grizu faciası: Türk madencilik tarihinin en
büyük felaketlerinden birinde, 3 Mart 1992 tarihinde Zonguldak'ın Kozlu
ilçesindeki taş kömürü ocağında meydana gelen zincirleme patlamalarda 263
madenci yaşamını yitirmiştir.[8] 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma'da 301 kişinin
yaşamını yitirdiği faciaya kadar, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ölümlü maden
kazası olmuştur.
1995
26 Mart 1995 tarihinde Yozgat'ın Sorgun ilçesinde, Matsan
Madencilik Şirketi'ne ait kömür ocağında grizu patlaması sebebiyle meydana
gelen kazada 38 kişi göçük altına kalarak can vermiştir.[9]
2003
22 Kasım 2003 tarihinde Karaman'ın Ermenek ilçesinde,
özel bir firmanın işlettiği kömür ocağında grizu patlaması sebebiyle 10 işçi
yaşamını yitirmiştir. İşçilerin cesetleri olaydan günler sonra
çıkarılabilmiştir.[10]
2004
8 Eylül 2004 tarihinde Kastamonu'nun Küre ilçesinde
bulunan yer altı bakır ocağında, cevherin nakledildiği 150 metre uzunluğundaki
bandın alev alması nedeniyle meydana gelen yangında, oluşan karbonmonoksit ve
diğer zararlı gazların etkisiyle birisi maden mühendisi toplam 19 çalışan
ölmüştür.[11]
2009
10 Aralık 2009 tarihinde Bursa'nın Mustafakemalpaşa
ilçesindeki maden ocağında, 19 işçi grizu patlaması ile oluşan göçük sonucunda
ölmüştür.[12]
2010
Odaköy maden kazası: 23 Şubat 2010 tarihinde Balıkesir'in
Dursunbey ilçesine bağlı Odaköy'de, toplam 47 kişinin çalıştığı maden ocağında
meydana gelen grizu patlamasında 17 kişi ölürken 30 kişi de yaralanmıştır.[13]
Karadon maden kazası: 17 Mayıs 2010 tarihinde
Zonguldak'ta, Karadon Taşkömürü İşletme Müessesesi'nin işlettiği kömür
madeninde grizu patlaması ve oluşan göçükler sebebiyle 30 kişi ölmüştür.[14]
Küçükdoğanca maden kazası: 7 Temmuz 2010 tarihinde
Edirne'nin Keşan ilçesine bağlı Küçükdoğanca mahallesindeki madende çıkan
yangın ve oluşan göçük sebebiyle 3 kişi ölmüştür.[15]
2013
8 Ocak 2013'te, Zonguldak'ın Kozlu ilçesinde, Türkiye Taşkömürü
Kurumu'na ait kömür ocağında metan gazı patlamasının yol açtığı göçük sebebiyle
8 işçi öldü.[16] Tesiste daha önceleri de kaza olmuş, kayda geçen en büyük
facia ise 263 işçinin yaşamını yitirdiği 1992 yılında yaşanmıştır.
18 Ocak 2013'te Manisa'nın Soma ilçesinde bir maden
ocağında demir ayakların düşmesi ve iki demirin arasında kalması sonucu 1 işçi
yaşamını yitirdi.[17]
2014
13 Mayıs 2014'te Manisa'nın Soma ilçesinde bir maden
ocağında çıkan yangın sonucu 301 işçi hayatını kaybetti, en az 88 işçi de
yaralandı. Facia, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan
iş ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçti.
1 Haziran 2014'te Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde bir
maden ocağında kömür kırma makinesinin başına çarpması sonucu 1 işçi öldü.[18]
11 Haziran 2014'te Şırnak'ın Kemerli mahallesinde bir
maden ocağında meydana gelen göçük sonucu 2'si kardeş 3 işçi öldü.[19]
18 Haziran 2014'te Şırnak'ın Dağkonak mahallesinde bir
maden ocağında meydana gelen göçük sonucu 1 işçi öldü.[20]
28 Ekim 2014'te Karaman’ın Ermenek ilçesine bağlı Pamuklu
Mahallesi yakınlarında bir kömür madeninde meydana gelen su baskını sonucu 18
işçinin mahsur kalarak öldü.
1 Kasım 2014'te Bartın'ın Amasra ilçesinde bir maden
ocağında meydana gelen göçükte mahsur kalan 2 Çinli işçi hayatını kaybetti, 1
Çinli işçi de yaralandı.[21] Aynı gün Zonguldak'ın Gelik beldesinde ruhsatsız
olarak işletilen kömür ocağında vagon çarpması sonucu 1 işçi yaşamını
yitirdi.[21]
6 Kasım 2014'te Elazığ ilinin Alacakaya ilçesinde bir
maden ocağında düşen kaya parçasının altında kalan 1 işçi hayatını kaybetti, 1
işçi de yaralandı.[22]
19 Kasım 2014'te Bingöl'ün Genç ilçesinde bir maden
ocağında kamyonun altında kalan 1 işçi hayatını kaybetti, 1 işçi de ağır
yaralandı.[23]
2015
21 Ocak 2015'te Sivas'ın Gemerek ilçesinde bir maden
ocağında meydana gelen göçük sonucu 1 işçi hayatını kaybetti, 1 işçi de
yaralandı.[24]
7 Şubat 2015'te Muğla'nın Fethiye ilçesinde bir maden
ocağında yerinden sökülen kaya parçasının altında kalan 1 işçi öldü.[25]
10 Mart 2015'te Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun Zonguldak'ın
Karadeniz Ereğli ilçesine bağlı Kandilli beldesinde bir maden ocağında meydana
gelen göçük sonucu 1 işçi hayatını kaybetti, 1 işçi de yaralandı.[26]
8 Haziran 2015'te Amasya'nın Suluova ilçesinde bir maden
ocağında meydana gelen göçük sonucu 1 işçi hayatını kaybetti, 2 işçi de
yaralandı.[27]
21 Temmuz 2015'te Muğla'nın Milas ilçesinde bir maden
ocağında devrilen direğin altında kalan 1 işçi öldü.[28]
27 Temmuz 2015'te Ankara'nın Nallıhan ilçesinde bir maden
ocağında malzeme taşıyan vagonun çarpması sonucu 1 işçi öldü.[29]
2016
Şirvan maden kazası: 17 Kasım 2016 tarihinde Siirt'in
Şirvan ilçesindeki Madenköy yakınlarındaki bakır madeninde meydana gelen ve 16
işçinin ölümüyle sonuçlanan kaza.[30]
2017
2018
2019
13 Ocak'ta Manisa'nın Soma ilçesinde meydana gelen kaza
sonucunda 1 işçi hayatını kaybetti 1 işçi yaralandı.[31]
27 Ocak'ta Amasya'daki Yeniçeltek Maden İşletmesi'nde bir
kaza sonucu göçük meydana geldi, enkazın altında kalan 3 işçi kurtarıldı.[32]
2021
Nesko Maden'in Şebinkarahisar Maden İşletmesi'ndeki atık
havuzunun patlaması sonucu çevre felaketi meydana geldi. Can kaybı
yaşanmadı.[33]
2022
14 Ekim 2022'de Bartın'ın Amasra ilçesinde yer alan bir
maden ocağında 41 işçinin ölmesiyle sonuçlanan patlama yaşandı. Kazanın grizu
patlaması nedeniyle gerçekleştiği belirtildi[34] ve patlama nedeninin
araştırıldığı açıklandı.[35]
Not 2:
2023 yılı bütçesi dün TBMM’ye sunuldu.
Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan bütçe, TBMM'de
görüşülerek oylanacak.
Bu kapsamda bütçe içerisinde siyasi partilerin alacakları
Hazine yardımları da belli oldu.
Toplam Hazine yardımı 4.5 milyar lira olacak
Buna göre 2023'te siyasi partilere toplam 4.5 milyar lira
Hazine yardımı yapılacak.
Bunun 1.5 milyar liralık kısmı, ocak ayında partilerin
hesaplarına yatırılacak.
Ocak ayında ilk yardımlar yatacak
Ocak ayında AK Parti’ye 653.8 milyon, CHP’ye 348 milyon,
HDP’ye 179.8 milyon, MHP’ye 170.5 milyon, İyi Parti’ye ise 153.1 milyon lira
Hazine yardımı yapılacak.
Bu yardımlar, yılın ilk on günü içinde hesaplara geçecek.
Seçim dönemlerinde yardımlar artıyor
Kanuna göre, Hazine yardımı yerel seçimlerin olduğu
yıllarda normal tutarın 2 katı, milletvekili seçimi yıllarında ise 3 katına
çıkıyor.
2023 seçimlerine doğru gidilirken, Yüksek Seçim
Kurulu’nca seçim kararının ilan edilmesini izleyen 10 gün içinde partilere yeni
ödemeler yapılacak.
Seçim kararından sonra yatacak paralar
Seçim kararının ilan edilmesiyle AK Parti’ye 1.3 milyar,
CHP’ye 695.9 milyon, HDP’ye 359.7 milyon, MHP’ye 341 milyon, İyi Parti’ye ise
306.1 milyon lira ilave Hazine yardımı yapılacak.
Böylece gelecek yıl AK Parti’ye toplam 1 milyar 961.3
milyon lira, CHP’ye 1 milyar 43,9 milyon TL, HDP’ye 539.5 milyon TL, MHP’ye
511.5 milyon TL, İyi Parti’ye de 459.2 milyon TL Hazine yardımı yapılacak.
2022'de yapılan ödemeler
2022 yılında AK Parti 280.3 milyon, CHP 149.1 milyon, HDP
77.1 milyon, MHP 73.1 milyon lira Hazine yardımı aldı.